Halk Dansları: Düğün ve Oyun

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Tecer,Ahmet Kutsi ; "Halk Dansları: Düğün ve Oyun"; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi; Haziran / 1963; Cilt: 8; Yıl: 14; Sayı: 167; Sayfa Aralığı: 3083-3084

Oyun (Dans), halk hayatında toplayıcı, yaklaştırıcı bir rol oynar. Her şenlikte onun yeri vardır. Hele düğün şenliklerinde oyunun yeri en bagta gelir.

Bir "Düğün", "Oğlan evi" ile "Kız evi" ni birbirine bağlayan ve bu iki "Ev" arasın da (toplum şekillerine göre iki aile gurubu, iki kabile iki kavim) kutlanan bir sıra "tören" lerden ibarettir. Bu vesileye her iki evin akraba ve yakınları, özel davetlileri bu törenlere katılırlar. Düğün çerçevesi içinde yapılan bu törenlerde gelin ve güveyiye, gelin ve güveyinin ana ve babalarına, kardeşlerine, bütün akraba ve yakınlara, bütün davetlilere, derece derece herkese düşen ödevler vardır: Düğün hazırlıklarında ve törenler sırasında işbölümü yapılır. Delikanlılar "İmece" şeklinde düğün hizmetlerine koşarlar. Büyükler düğün hediyesi, para yardımı gibi şeyler yaparlar. Yerine göre bazı oyunların yapılması da bu ödevler arasındadır. Bunlar bereket, zürriyet, sıhhat gibi dileklerin yerine gelmesi için yapılması "Uğur" sayılan yahut ta kötü ruhlar savuşturmak, fenalık yapacak etkenleri yoketmek veya bunların zararlarını önlemek için yapılan oyunlardır. Zamanımızda bunların niçin yapıldığı bilinmeden "Âdet"tir diye yapılırlar. Halk bunları kendi mantığına göre yorumlar. Esasında gelin ile güveyinin birleşmesinde zürriyeti, bereketi, tabiatteki mistik bir fonksiyonu senbolleştiren kutsal bir anlam vardır. Oyun bu kutsallık havası içinde gelişen cemaat ruhunun müşterek bir ifadesidir. (1)

Gerçekten, düğün âdetleri arasında oyun, büyük bir yer tutar. Bunlar düğüne şenlik katarlar, Her düğünde o bölgenin bütün oyunları oynanır, ama bazıları doğrudan doğruya düğün törenleriyle ilgilidir. Örneğin, düğün boyunca gelinin, güveyinin, kaynana kaynatanın, gelinin arkadaşları olan ve genç kızların, güveyinin arkadaşları olan delikanlıların belli bir gün, belli bir zaman ve belli bir yerde oynadıkları oyunlar böyledir.

Dursunbey'de düğün bir hafta sürer ve cumartesi günü başlar. Çarşamba günü "Kina gecesi" dir. Yatsı namazından sonra oğlan evinin kadınları topluca, tepsiler içinde bir koyun budu, bir ekmek, yarım okka kina şamdanlarda mumlar yakılmış olarak, davul zurmayla kız evine gelirler. Oğlen evinin defci kadını "Kına türküsü" söylerken gelin, beyazlar giyinmiş olarak ve ağayarak merdivenden yani evin üst katından sokak katına iner. Oğlan evinin kadınları orada beklemektedirler. Getirdikleri kınadan bir mikdarını gelinin avucuna koyup sıkıştırırlar. Fakat oğlan evinin kadınları gelinin avucunda sıktığı bu kinayı geriye almakta güçlük çeker, hatta bazan iğne dürterek avucunu zorla açtırlar. O zaman Yengeler (oglan evinin kadınları) bu kinayı alıp geriye dönerler. Bu kina o gece güveyinin serce parmağına yakılmak içindir. Kız evinde toplanan kadınlar, kızlar türkü söyler, oyunlar oynarlar. Gece yarısında oğlan evinin kadınları yeniden topluca kız evine gelerek oradaki ahenge katılırlar. Gelinin bu sırada oynaması adettir. Oğlan evinin kadınları gelinin başından şeker, para serperler. Gelinin belli bir oyunu yoktur, ne bilirse onu oynar, ama belki vardı, da zamanla unutuldu.

Aynı adet, bazı farklarla, bir çok yerler de vardır. Bodrum'da Kına gecesinden bir gece evvelki eğlencelere "Temel Devren" derler, Bu gece bütün genç kızlar, kızların oyunu bittikten sonra da, delikanlilar oynarlar, ama gelin oynamaz. Gelin burada da Kina gecesi oynar.

Burdur'un köy dügünlerinde de Kina gecesinden bir gün evvel kız evinde toplanan genç kızar oyunlar oynarlar, ama gelin oynamaz, Gelin yalnız Kına gecesi oynar,

Güveyinin de oyunu vardır. Dursunbey'de perşembe günü gelin getirilir. Bu münasebetle yapılan diğer adetleri bir yana bırakalım, Gelin oğlan evine vardıktan sonra güveyi, sağdıçları ve arkadaşları tarafından kız evinin önüne götürülür ve orada oynatılır. Oyundan sonra da güveyiyi önce berber dükkânına, son ra da hamama götürürler. Güveyinin oyunu da behemehal yapılması gereken bir adettir. Bu oyunun da bir özelliği yoktur. Güveyi, coğu zaman, davul zurnayla bir "Zeybek" oynar. Gelin ve güveyinin oynamalarını halk türlü şekillerde yorumlar: Güveyinin kız evi önünde oynatılması, kız evi tarafının damadı görmesi içinmiş. Gelinin oynatılması da, onu teselli etmek, kederini dağıtmak içinmiş. Şüphesiz ikisinin de gerçek izahları bu değildir. Bunlar ayrıca araştırılacak konulardır.

Burdur köylerinde gelin attan indirildikten sonra güveyi davul zurna önünde oynar, düğün de böylece bitmiş olur. Söğüt'te (Burdur) gelin gelmesinden sonra Kaynata, güveyinin babası, oynatılır. Yine Burdur köylerin de "Gelin yanı" Adeti vardır, Gerdeğin ertesi günü "Gelin yanı" dir. Buna bazi yerlerde "Gelin yüzü" de denir. Kadınlar toplanıp çalar, oynarlar, İşte bu toplantıda Kaynana'nın oynaması adettir. Kaynana: "Oğlum evlendi, kollarım dinlendi." der de oynarmış. Bu da bir çeşit yorumlamadır, ama gerçek bir izah değildir. En son gelini oynatırlar, bereket olması için de gelinin kollarına buğday taneleri doldururlar. Gelin oynarken bunlar etrafa saçılır. Kağılcık'ta (Burdur) bu âdete "Tohum saçtırma" denir.

Kina gecesinden bir gece evvel kız evinde toplanan genç kızların oynamasına karşılık, gelin götürülürken delikanlıları da oynadığı "Halka oyunu" vardır. Bütün bu örnekler düğün adetlerine bağlı bir takım oyunların bulunduğunu gösterir. Esasında bu oyunların senbolik anlamları olmak gerekir. Zaman içinde bu inançlar kaybolmuş, oyunların ne maksatla yapıldığı unutulmuş, hatta özel oyunları bile kalmamıştır, İhtimal bazı "Kırık oyun" ların, bazı "Karşılama" ların esasında bu adetlerle bir bağıntısı var. Herhalde halk oyunlarından bir kısmının kaynağı, düğün törenlerine bağlı, zamanla fonksiyonunu yitirmiş, senbolik mahiyette oyunlardır.

 


(1) Düğünler hakkında toplu bir bilgi edinmek için bakınız: Türkiye Türk Düğünleri Üzerine Mukayeseli Malzeme, Hamit Zübeyr Koşay, Ankara, 1944. Maarif Vekiliği Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü yayımlarından.







Arama

Bizi Destekleyenler

.