UNESCO ve Milli Kültürümüzü

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Ataman,Sadi Yaver ; "UNESCO ve Milli Kültürümüzü"; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi; Eylül / 1957; Cilt: 5; Yıl: 9; Sayı: 98; Sayfa Aralığı: 1553-1554

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, geçen ay içinde V. Devre Genel Kurul Toplantısı'nı Ankara'da Dil ve Tarih--Coğrafya Fakültesinde yaptı. Bu toplantıya biz de Türk Folklor Derneği'ni temsilen katıldık. UNESCO, kuruluşundaki gayeyi ilgili kanunun birinci maddesinde şöyle ifadelendirmektedir:

"Irk, cins, dil ve din farkı gözetmeksizin, Birleşmiş Milletler Anayasasında, dünya milletlerine tanınan insan hakları ve esas hürriyetlerine, kanunlara ve adalete müşterek bir saygı yaratmak için, milletler arasındaki işbirliğine eğitim bilim ve kültür yolu ile yardım ve böylelikle barış ve güvene hizmet etmektir."

Görülüyor ki, bu sözleşmeyi imzalayan devletler, dünya eğitim, bilim ve kültür faaliyetlerinin gerçek ve müsbet yollarda serbestce mübâdele lüzumunu ve milletler arasındaki münasebetleri geliştirip artırmak ve böylece karşılıklı anlaşmayı ve birbirlerinin yaşayışları hakkında daha iyi ve doğru bilgi edinmeyi sağlamak karar ve azmindedirler.

Unesco Türkiye Milli Komisyonu, ilgili kanunun ve yönetmeliğinin hükümleri dahilinde bu sefer Genel Kurul Toplantısında da aşağıda yazılı kolların faaliyet merkezi olarak, memleketin tanınmış ilim, fen ve kültür adamlarını konuşturarak, bir çok faydalı kararların alınmasını sağlamış bulunmaktadır.

Eğitim 22, müsbet ve tabii ilimler 11, içtimaî ve manevî ilimler 12, edebiyat 5, güzel sanatlar 9, müzecilik ve kütüphanecilik 5, basın-yayın, radyo ve filmcilik 11, dış münasebetler 1 üye ile temsil edilmişlerdir.

Yönetim kurulunun 1956-1957 yıllarına ait Unesco programı ile ilgili ve çeşitli faaliyet kollarındaki çalışmaları belirten ve orta çapta 46 sayfayı işgal eden rapor üzerinde yapılan pek istifadeli ve kıymetli tenkitler meyanında biz de temsil ettiğimiz konu ile ilgili olarak müteaddit konuşmalarda bulunduk.

1- Unesco milli komisyonu çalışmalarının radyolarımızla yayınlanması bahsinde, ele alınan mevzular ve yapılan neşriyat.

2- Müzik ve dans folklorunu da ihtiva eden musiki komitesinin faaliyeti ve neticeleri.

3- Unesco'nun yardım ettiği millerlerarası sanat ve kültür teşekküllerinin gayelerine müvazi olarak, memleketimizde faaliyette bulunan teşekküllerle yapılan temaslar ve işbirliği.

4- Folklor mevzuunu da çalışma programına alan Unesco Milli Komisyonu'nun bu mevzuda gösterdiği faaliyet, bir milli kültür ve halk eğitimi meselesi olarak değeri üzerinde durduğumuz folklor müessesesinin, bilhassa radyolarımızda taazzuv ve teessüs ettirilmemesi ve faaliyetini türkü çalıp çağırmak gibi sadece eğlenceye hasreden, metodlu ve disiplinli bir halk musikisi faaliyetini hedef tutmıyan çalışmalar karşısında Milli Komisyon'un durumu, gibi belli başlı noktalar üzerinde fikir ve mutalâamızı beyan etmiş bulunduk. Bunların ehemmiyetli gördüğümüz bâzı kısımlarını kısaca buraya almak her halde faydalı olacaktır:

Halk eğitimini hedef tutan çalışmalarda, belki de birinci derecede âmil olucu durumu ve nüfuzu ile Unesco Milli Komisyon'unun bu konuda yapacağı işler arasında, musiki ve folklor dâvası ve bilhassa radyolarımızın musiki ve folklor yayınlarının kaliteli bir sistem ve programla düzenlenmesi meselesi vardır. Zira Unesco'nun radyo faaliyetlerine karşı göstereceği hassasiyet, alâka, teşebbüs ve rehberlik, kendi gayesi ve vazifesi cümlesindendir. Amaçlar ve görevler faslında aynen: (En iyi eğitim metodlarını tavsiye etmek suretiyle halk eğitim ve kültürünün yayılmasına yeni bir hız vermek) diye çalışma sahasındaki en önemli noktayı açıkça tâyin eden Unesco Milli Komisyonu'nun hiç şüphesiz radyolardaki musiki ve folklor hareketlerine, hattâ piyasa sahnelerinde soysuzlaştırılarak, radyoya dahi intikal eden türkülere varıncaya kadar rehberlik vazifesi vardır.

Yabancıların topraklarımızdaki milli halk kültürü, sanat ve fikir cevherlerine karşı gösterdikleri derin alâka ve bu santralden faydalanmak arzuları ne kadar ferahlık verici ise, o nisbette de ibret verici ve uyandırıcıdır. Geçirdiğimiz büyük inkılâplar arasında, henüz el sürmediğimiz bir musiki davamız vardır ki, yürekler acısıdır. Türk musikisi diye, radyolarımızdan sabah akşam dinlediklerimiz, hep isterik ve melânkolik seslerdir. Şarkıcılığımız klâsik sanat musikisi ile ilgisi, sadece kötü bir taklitçilikden başka bir şey değildir. Halkın fikri, ahlâkî, terbiyevi bünyesi ve sâlim zevki üzerinde son derece müessir olan radyolarımızın Türk musikisi repertuarlarına bakılacak olursa, prototip kalıpcılık sistemi ve standart bir üslup beraberliği içinde, mahdut piyasa eserlerinin tekrarından ibaret olduğu görülür.

Hiçbir disipline ve kontrola tâbı olmayan musikimiz için mâruf bir yabancı ilim müntesibi: "Radyolarınızda her vakit yaptığınız âyinler, ölmüş büyüklerinizi ne kadar sevdiğinizi göstermektedir", demişti. Bu sözde mündemiç acı ve düşündürücü nükte, musiki varlığımızın ne halde olduğunu göstermektedir. Milletin kültürde olduğu kadar sosyal hayatı ile de ilgisi ve ehemmiyeti bulunan musikiyi, yalnız eğlence vasıtası olarak halka dinletmenin yanlış ve hatâlı yol olduğunu bilmek lâzımdır. Radyolarımız, musiki bahsinde de sadece eğlendirici ve bir kısım zümreyi zevklendirmeyi hedef tutan çalışmalarda bulunmaktadır. Radyoların işi yalnız eğlendirici programlar sunmak değildir. Öğretici ve terbiye edici vasıflarını hiçbir zaman kaybetmeyen çeşitli fonksiyonları olmalıdır. Yabancı radyoların eğlence içinde öğretmeyi hedef tutan pek güzel programları vardır. Halka ne fazla verilirse, halk onu tutar ve benimser, zira iyisini bulamayınca buna mecburdur. Daima iyiyi çok vermek suretiyle, kötüyü körletmek mümkündür. Ve bu yolda gerçeği seçmek, önleyici tedbirleri almak mühim bir eğitim meselesidir.

Unesco Türkiye Millî Komisyonu, bütün gücü ve teşkilâtı ile halkın muhtaç olduğu fikrî gıdayı verecek ve halk eğitimine esas olan çalışmalarda müsbet neticeyi alabilecektir. Kötü temayül ve gidişlerle mücadele etmek ve bu gibi faaliyetlere mâni olacak içtimai ve kültürel sebepler, elbette Unesco Milli Komisyonu'nu işgal edecek mühim işlerdir. O zamandır ki, ilgili kanunun tâyin ettiği gayeyi ve vazifeyi tahakkuk ettirmiş olur ve "En iyi eğitim metodlarını tavsiye etmek suretiyle halk eğitim ve kültürünün yayılmasına yeni bir hız vermek.." imkân dahiline girer.







Arama

Bizi Destekleyenler

.