Hadiseler Karşısında: Yunus Emre ve Mezarı

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Kişmir,Celâleddin ; "Hadiseler Karşısında: Yunus Emre ve Mezarı"; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi; Ağustos / 1949; Cilt: 1; Yıl: 1; Sayı: 1; Sayfa Aralığı: 15-16

Yedi asırdan beri Türklerin kendisiyle iftihar edegeldiği Yunus Emre'nin mezarı 6 Mayıs 949 da kat’î olarak bulundu. Yunusun eriştiği bahtiyarlığa bu memlekette, daha ileri bir deyişle, bütün dünyada pek az insan erişebilmiştir. Her adımda, her köşe başında ona sahip çıkıldı. Dokuzu mütecaviz yerde mezarı olduğu söylendi.

Bursalılar Yunus bizde yatıyor. O buralıdır, dediler. Bir kısmı kalktı, mezarını Palandöken dağlarına götürdü. Köprülü Fuat Yunus'un Bolulu olması ihtimalinden bahsetti. Şemseddin Sami merhum Porsuk suyunun Sakaryaya karıştığı Sarıköydeki mezarın Yunus’a ait olmasını bir çok delillerle isbata yeltendi.

Bir aralık Karamanlılar Yunusun Karamanda yattığını söyliyerek onunla hemşeri olduklarını iddia ettiler. O zamandanheri hakikaten akla en yakın ve en doğru ihtimal Şemseddin Sami merhumun ileri sürdüğü fikirdi. Çünkü gerek anlatılan Bektaşi rivayetleri ve gerekse Yunus'un Şeyhi Taptuk Emre'nin bu civarda yaşamış ve ölmüş olması bu ihtimali daha çok kuvvetlendiriyordu. Nihayet Sarıköydeki bu mezarın Yunustan başka bir kimseye ait olmadığı anlaşıldı ve 6 Mayıs 1949 günü onun insanlığına, sanatkârlığına, ermişliğine yakışır bir şekilde yattığı yer mamur edildi.

Yunus'a ait halk arasında bir çok menkibe ve rivayetler vardır. Manzumelerini yalnız yer yüzündeki insanların okumadığını göklerde ve denizlerde de okunduğunu anlatan şu menkibe dikkate değer mahiyettedir:

Gûya Yunus üç bin manzume yazmış. Bu manzumeler günün birinde Molla Kasım adlı birinin eline geçmiş. Molla Kasım bu manzumelere kızdığı için binini yakmış, binini de suya atmış. Fakat iki bin birinci manzumedeki:


Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken
Bir Molla Kasım gelir

kıt'asını okuyunca Yunussun ermişliğine ve kerametine inanmış. Amma, elde de o zaman ancak bin manzume kalmış. Diğer taraftan Molla Kasımın suya attıklarıyla, yaktıkları da kaybolmamış. Yakılanları gökte kuşlar; suya atılanları balıklar, elde kalanları da yer yüzündeki bu insanlar okumaya başlamış!

Yunus'un dolaştığı şehirler arasında Konya da vardır. Mevlânamız onun için şöyle der: "İlâhî mertebelerin hangisine yükseldimse bu Türkmen kocasını izim üzerinde buldum ve onu geçemedim"

Yunusun da Mevlânâ için söyledikleri vardır. Yunus, Mevlânâ'nın koskocaman Mesnevisini görünce: "Uzun yazmışsın. Ben olsam: 'Ete kemiğe büründüm / Yunus diye göründüm' derdim, olur biterdi." demiş.

Yunusa göre insanlar birbirine düşman olmaları için hiç bir sebep yok. Hattâ din, dil, ırk ayrılıkları, bu dünyanın zengini, fakiri bulunmasına rağmen dostluğu, sevgiyi bozmamalı. "İyilik etmek, iyilikten ayrılmamak." İşte insanlar için yegâne çıkar yol. Yunusa vurdun mu, öteki yüzünü de çevirecektir. Kötülüğe iyilikle mukabele. İşte öğüdü:


Çerağıma kastedenin
Hak yandırsın çerağmı

Yunus bütün dünyayı ve bütün insanları saran Hâk sevgisinin en güzel ve en temiz örneklerini vermiştir. Denilebilir ki Hak sevgisi Yunusla yer yüzünde daha yaygın bir hale geldi:


Yunus ver canını Hak yoluna
Can vermeyince cânan bulunmaz

Bir kardeşlik dünyası içinde yaşaması için insanlara bugüne kadar en iyi temenniyi yine Yunus Emre yaptı:

Bir çeşmeden sızan su
Acı tatlı olmaya.

Yunusu unutmadığımız gibi mezarının bulunduğu bu tarihi de unutmıyahm.







Arama

Bizi Destekleyenler

.