"Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni"nin 1985 ve 1986 yıllarında çıkan 10 ile 13. sayısında "Mut’ta bulunan Cönklerden Bektaşi şiirleri" başlıklı iki yazımız yayınlanmıştı. Bu dergide 79 Bektaşi şairinin isimlerini vermiş, şiirleri de şairlerin isimlerinin alfabetik sırasına göre Abdal Dede’den 1, Arfoğlu’dan .3, Aşık İbrahim’den de 2 şiir olmak üzere yayınlamıştık.
Kaldığımız yerden şiirleri yayınlamaya devam edeceğim. Burada şairlerle ilgili araştırmaya girilmeyip sadece şiirleri Türk dünyasına kozandırma amacı güdüldüğünü, şairleri ve şiirler üzerinde yapılacak yorumları sona bırakmayı uygun gördüğümü belirtmek isterim. Bir başka hatırlatmak istediğim konu da şiirlerin sırasıyla ilgili: Şiirin başlığındaki ilk numara şimdiye kadar şiirini sunduğumuz şair sayısını; ikinci numara en son şiirini sunduğumuz şairin yayınladığımız şiir sayısını; üçüncü numara da yayınlanan toplam şiir sayısını göstermektedir.
Elimizdeki iki adet cönk, Mut ilçesinin Köprübaşı köyünde bir bektaşi vatandaşımızdan alınmıştır. Halen içinden şiirler sunduğumuz cönk, 25X13 ebadında deri kaplı 225 sayfadır. Her şiir üstten ve alttan 1 cm lik iki çizgi arasına alınmış baklava dilimi, üçgen, kare, bazı çiçek türleri, kamayı andıran ağaç tasvirleri, yarım daire vb. gibi çokça geometrik şekillerle süslenmiştir. Bazı şiirlerin sağ ve sol tarafına da aynı türden şekiller çizilmiş ve hepsi hakim renk kırmızı olmak üzere değişik renklerle donatılmıştır. Ayrıca, her şiirin başlığındaki bu çizgiler arasında o şairin ismi sığacak kadar boşluk bırakılarak buraya isim yazılmıştır.
Şiirler numaralandırılmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla iki değişik kişiye ait yazı kullanılmıştır. Bu durum çönkün aslından yeni bir deftere -bu deftere- geçirildiği intibaını vermektedir.
Cönkün 225 inci sayfasında kurşunkalemle şöyle bir not var : "Bu mecmua 1202 Muharremin 11. gününde bu dünyadan göç ederek evladı Ali Rıza Efendi'ye verilmiştir. Ali Rıza Efendi’nin mahdumu Selahaddin Efendi’ye teslim edilmiştir. Cenab-ı Zül Celâl cümlemizi doğru yoldan ayırmasın. Kabir azabı göstermesin ya Allah, ya Muhammet, ya Ali Amin"
Son bir hususa daha değinip şiirleri sunmak istiyorum : Benim için şiirleri günümüz türkçesine çevirme zahmetine katlanan Mut’lu dostum emekli sağlık memuru Doğan ATLA’ya teşekkür ediyorum. Temennim, bu derginin uzun yıllar yaşamasıdır. Dilediğimiz gerçekleşir ise şiirlerin tamâmını sunmanın hazzını tadacağım.
AŞIK İBRAHİM
3.3.7
Her mü’minde olur müslim Yollayın gelsin samaha Özü hakka olur teslim Bellesin gelsin samaha Güzeller uzatmaz arayı Bulur derdine çareyi Çıkarsın baştan karayı Allasın gelsin samaha Doldursun aşkın kabını Kaldırsın yüzler habını Güzeller kendi lebini Ballasın gelsin samaha Güzeller gelsin meydana Niyazim şahı merdana Siyah zülfünü gerdana Tellesin gelsin samaha Badeyi alsınlar ele Vasfı hıfsı anın dile Siyah saçın ince bele Sallasın gelsin samaha Mürşit lokmasından doysun Eski libasın soyunsun Cennet libasın giyinsin Hallesin gelsin samaha Aşık İbrahim gör neder Bilmeyenin gözleri kör Yoksa birinin kendin yer Sillesin gelsin samaha
AŞIK VELÎ
4.1.8
Hey efendim bu cemale doyulmaz Himmet eylen izninizle gidelim Didarmdan mest olanlar ayılmaz Himmet eylen izninizle gidelim Hak nasip ederse gelirik gene Hizmetinde bulunalım merdane Kulun verdiği olmaz imiş sultana Himmet eylen izninizle gidelim Elhamdülillah nail olduk burada Sayende gün gördük ettik bade Kör olsun düşmanın gözü ömrü ziyade Himmet eylen izninizle gidelim At sürüp İraklardan geldiğim Kırklar şerefnazı deyip öğdüğüm Gidiyorum hoşça kaim sevdiğim Himmet eylen izninizle gidelim Aşık Veli’m bunda değil şendedir Her daim gönlüm gözüm şendedir Yılda bayram iki (sana) gündedir Himmet eylen izninizle gidelim
AZMİ BABA
5.1.9
Yeri göğü insi cinsi yarattın Sen ey mimar başı elvancı mısın Ayı günü çarkı burcu var ettin Ey kudret sahibi haşancı mısın Denizleri sen yarattın şüphesiz Suları yürüttün elsiz ayaksız Yerleri temelsiz göğü dayaksız Durdurursun acep iskancımısın Kullanırsın kanatsız rüzgan Kürekle mi yaptın sen bu dağlan Ne yapıp ta öldürürsün sağlan Can verip alırsın cancı mısın Sekiz cennet yaptın sen adem için İsmin büyük bağışlarsın benim suçum Adem’i cennetten çıkarttın niçin Buğday nene lâzım harmancı mısın Bir iken bin ettin kendi adını Görmedim senin iş üstadını Yeşerdir kurutursun bunca nebatı Bahcivan mısın yoksa ormancı mısın Cibril'e perde altında söyledin İnip Beytullah’ta kendin dinledin Bu ateşi cehennemi halk ettin Hamamın mı var ya külhancı mısın Havaya çekilip seyrana durdun Aklı temizlerin aklım yordun Kıldan ince köprü yaptın da kurdun Akar suyun mu var bostancı mısın Bu kışlara bedel bu yazı yaptın Güze karşı evvel baharı yaptın İki gözlü mizan terazi yaptın Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın Yüzbin cehennemin olsa birine girmem Rıdvan ismi nazü değil mi senden Gaffar ül zünübum demedin mi sen Affet günahımı yalancı mısın Kazanlarda katranların kaynarmış Yer altında balıkların oynarmış On bu dünya kadar ejderhan varmış Şerbet mi satarsın yılancı mısın Esirci misin koydun cehenneme arap Hoca mısın okur yazarsın kitap Aslın katip midir görürsün hesap İhtisabm mı var yoksa hancı mısın Beni affeylersen düşer misin şandan Şahlar dahi geçer bu kadar isyandan Nen tükenir nen eksilir hâzinenden Affetsen olmaz mı noksancı mısın Şanına düşer mi kusur görürsün Her gönülde oturursun yürürsün Bunca canı alıp kendin verirsin Götürüp getiren kervancı mısın Bilirsin ben kulum sen sultanımsın Kalbimde zikrim dilde tercumanımsın Sen benim canımda mihmanımsın Gönlümün yarisin yabancı mısın Beni delil eyler kendin söylersin İçeriden azmi pazar eylersin Yücelerden yüce seyran eylersin İşin seyran kendin seyrancı mısın
BUDALA
6.1.10
Bunda her adem menzil alamaz Hayvan gibi gezer gider Bin kelam söylesen birin anlamaz O da yolundan azar gider Edepliye nazar eyle Edepsizden hazar eyle Tavı geldi pazar eyle Tav gidince pazar gider Karayı silsen ağ olmaz Özü çürüktür sağ olmaz Külü yığsan dağ olmaz Yel esince tozar gider Vanp kimseye söz söyleme Hürmetini az eyleme Sevdiğine naz eyleme Çök naz aşık yozar gider Budala’m engine inmez Garip bülbül hara konmaz Anlamayan bunu bilmez Onu anlayanlar yazar gider
BOSNEVİ
7.1.11
Aslı vatanımdan düştüm yayan Bi yayan yolları gittim de geldim Terk edip rehdimi verdim nâdâna Bin yıllık namazımı kıldım da geldim Anasır libasın giydirdi ana Mevlânanın menendi çıktı seyrana Adem olup ezel geldim cihana Yedi kat gökleri aştım da geldim Muhabbet ayinidir erlerin cemi Aynı muhabbettir sürerler demi Kırkların ceminde buldum ademi Hak-i paye yüzüm sürdüm de geldim Mümin isen dinle ey kalbi selim Canımı mürşide eyledim teslim Güruhu Naci’de göründü aslım Kainat sırlarım gördüm de geldim Bosnevi’yim sözüm kendi özümden Sadık olan çıkmaz mürşit sözünden Okudum bu ilmi gönül yüzünden Menzili maksuda erdim de geldim
BUDALA İSMAİL
8.1.12
Bihamdullah şükrümü bildim Rabbilâlemin hak yoluna geldim Errahmanirrahim rahmetini buldum Maliki Yevmiddin Ali görünür İnna Atayna’nın el küsrinin başı Kevser dağıtmak Ali’nin işi Ağudan yoğruldu Hasan’ın aşı Hüseyin’in elinde dolu görünür Zeynel Abidin zindanda durdu Hilati suresi dilinde virdi Nasremin Allah Bakara geldi Fethi garip Cafer’in yolu görünür Elem neşrahlek Yasin Taha Musai Kâzım’a kıldılar cefa Rıza’yı sevmek müminlere seza Şirin Mahabbetin yolu görünür Veşşems Muhammet Taki’ye geldi Vel asr Aliyyül Nakiye geldi Okundu ayeti hak bilindi Kırkların ceminde dan görünür Belli bes dedim yolunda durdum Askeri mehdiye yüzümü sürdüm Budala İsmail’im ezberim virdim Hak’kın binbir ismi ulu görünür.
DEDEMOĞLU
9.1.13
Gelin özümüzü bir eyleyelim Hak’kı arzulayan gitsinler bugün Gönlü gönle yar eyleyelim Birlik ile Hak’ka yetsinler bugün Birlik olmayınca Hak’ka yetilmez Müşderi olmayınca güher satılmaz Pişmeden süte damızlık katılmaz Pişirip hal edip katsınlar bugün İradet bozuldu kuvvet azaldı Ayn-î erkân battı yollar bozuldu Kalpler çürük oldu diller düzüldü Sağından yapışıp tutsunlar bugün Cehd eyle ki sağlar yurduna durak Tabip sarmayınca onulmaz kırık Sağa sağ verildi çürüğe çürük Ol çürük melhemin etsinler bugün Dedemoğlu eder derdi ah aşkına Zülüfte asılmış gerdan aşkına Ala gözlü şah merdan aşkına Yola muhip olup gitsinler bugün