Ahmet Kutsi Tecer keşfetmiştir Aşık Veysel'i. O yıllarda halk sanatıyla çok ilgileniliyordu. Behçet Kemal Çağlar ve Adnan Saygun da yurt gezilerine bu amaçla çıkıyorlardı. Bu gezilerden birinde de Adnan Saygun, Ruhi Su' yu keşfetmişti. Ahmet Kutsi Tecer'den sonra ağabeyim Sabahattin, Veysel'le çok ilgilendi. İyi dost oldular. Sabahattin, dünyanın en güzel hayvan hikâyelerinin bizden, Ezop'un yurdu olan Anadolu'dan çıktığına inanıyordu. Veysel de onunla her buluşmasında yeni bir hayvan hikâyesi anlatıyordu. Bunlardan birini anımsıyorum; Bir yılanla tazı ahbap olmuşlar. Bütün yurdu dolaşmağa çıkmışlar. Yılan dağ yılanı olduğu için, bir dereye geldiklerinde tazı "Sen bana sarıl, dereden geçiririm" demiş. Yılan tazının boynuna sarılmış. Dereyi geçerlerken tazının boynunun sıcaklığı, yılanın iştahını kabartmış, boynu sıkmağa başlamış. Tazı, tehlikeyi anlayınca "Aman yılan kardeş, boğmadan bir uzat da yüzünü göreyim" demiş. Yılan, uzatınca, tazı hemen başı koparmış. Kıyıya çıkınca yılanın başsız vücudunu dereye paralel dümdüz uzatmış. Sonra: Ulan eşşoğlu, dost dediğin dosdoğru olmalı, demiş.
Aşık Veysel, üç önemli işi birden en iyi biçimde başarmıştır: Yazmış, bestelemiş ve çalmıştır. Yani üç ayrı kişinin yapacakları işleri en iyi biçimde tek başına yapmış, yirmi beş yıl bu çabayı çok iyi sürdürmüştür.
Aşık Veysel için bir senaryo hazırlamıştım. İlginç bir film ortaya çıkmıştı. Yazık ki sansür yüzünden bu filmin onda sekizi gitti. Onda ikisi kaldı. Yani film kuşa döndü.
Aşık Veysel'in Yunus Emre'den bu yana gelen gerçek âşıklar zincirinin son halkası olduğu üzerine söylenenlere katılmıyorum. Aşık Veysel de buna katılmazdı. Aslan yatağı boş kalmaz.
ÂŞIK VEYSEL'E SELÂM
İki gözünde iki zindan On parmağında on çeşme nur Yüreği yanmış tutuşmuş Sivas'tan bir âşık gelir. Kara diken tırmalama yüzünü Deli poyraz köstekleme hızını Dağlar taşlar incitmeyin dizini Yedisinde kaybetmiş iki gözünü Sivas'tan Aşık Veysel gelir. Sekizinde düzenlemiş sazını Dokuzunda düşmüş garip yollara Sazına banmış sözünü Acısını, sızısını ekmeğine katık etmiş Pençe vurup seri teli inletmiş Dağlar çiçek açmış Veysel dert açmış Elinde sazı var dut dalından Bir kara gün dostu tutmuş elinden Dağlar taşlar hoşnut kalmış dilinden Yol verin ağalar yol verin beyler Bu gelene Veysel derler. Saz petek misali,söz de bir arı Beraber uğraşıp yapmışlar balı Veysel bu sırra mazhar olmuş İki sanat bir gönülde birleşmiş Samanlık seyran olmuş. Ama sadece sanat sevgisi mi dersin Veysel'i Veysel eden? Usta olmak yeter mi dersin sazın sapına kadar? İşin içinde zokayı yemek var Yedisinde kaybetmese iki gözü Ne tadı kalırdı şu beytin ne tuzu Kuş olsaydın kurtulmazdın elimden Eğer görse idim göz ile seni... B.RAHMİ EYUBOĞLU