Trakya´da Doğum Gelenekleri

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Işık,Haşim Şekip ; "Trakya´da Doğum Gelenekleri"; Halkbilimi (ODTÜ-Türk Halk Bilimi Topluluğu) (1. Seri); Şubat / 1978; Cilt: 5; Sayı: 36; Sayfa: 27

Herkesçe de bilinmektedir ki, yeni evlilerin en büyük arzusu, bir çocuklarının olmasıdır. Hele çocuk erkek olursa bu daha da kıvanç verici oluyor. Türk toplumu içinde erkek çocuğa duyulan aşırı tutkunun nedeni, dinsel etkinlikle birlikte "ataerkil" bir yapıda oluşumuzdandır. Erkek, soyu-sopu sürdürür; aileyi besleyip ayakta tutar, iyiyi, doğruyu, güzeli kadından daha iyi bilir. Bu nedenle erkek çocuğun yeri de ayrıdır. Bugün bile birçok yörelerimizde kadının yaşama hakkı çok kısıtlıdır. Gerçekte bu hak, kadından müslümanlıkla birlikte kısıtlanmış ve törelerimiz içine hiç çıkmamasıya girmiştir. Onun için erkek çocuk Tanrı'nın bir lütfü olarak yorumlanır.

Şimdi bunlar bir yana ben, anket yoluyla edindiğim bilgilere dayanarak Trakya'daki doğum geleneklerini önemli ayrıntıları ile anlatmaya çalışayım.

Doğum öncesinde anne "Dokuz gezmesi" denilen bir gezmeye çıkarılır. Doğumdan önce tüm hısım-akraba, eş-dost gezdirilir. Gezme sırasında, inançlar gereği kötü bilinen şeylere bakmamaya özen gösterir. Kocasından habersiz hiçbir şey yememeye dikkat eder. Çünkü, habersiz yediği her şeyin çocuğun yüzünde iz olarak belireceği söylenir. Bir hayvan öldürdüğü zaman çocuğun elleri ve ayakları ısınmayacağı için lohusa anne sinek bile öldürmemeye özen gösterir. Ana adayının ne doğuracağını anlamak için de gezmeye gittiğinde minderinin altına çeşitli ev araçları koyularak deneme yapılır. Söz gelimi, makas üstüne oturan annenin çocuğu kız, bıçak üstüne oturan annenin çocuğununda erkek olacağına inanılır.

Doğumda ilk üç-dört gün içinde "gözaydın"a gelenler taze sütle gelirler. Daha sonraki günlerde de ayrıca doğum armağanlarını getirirler. Gözaydına gelenlere "doğum lokumu" verilir.

Doğumun üzerinden üç ezan geçmedikçe çocuk emzirilmez. Bu çocuk sabırlı olsun diye yapılır. Üç ezan sonra (erkek çocuklar için) annenin sağ memesi (ölürse şehit olsun) sonra da sol memesi (ölmezse gazi olsun) dilekleriyle verilir. Sonra da çocuk yüzükoyun yatırılarak yine önce sağ memeden süt sağılıp "sırtı yer görmesin" sonra sırtüstü yatırılarak sol memeden göğsüne süt sağılır ve "imanı gür, sözü üstün, kılıcı keskin olsun" dileğinde bulunulur.

Çocuk ilk sütü emmeden önce de evin en yaşlı kişisi, besmele ile Kur'anı açar, sağ elinin işaret parmağını sayfalara değdirerek çocuğa yalatır, "Çocuğun Kur'an ahlâklı, okumuş" bir kimse olması dilenir. Aradan yedi ezan geçince lohusa yatağı yapılır; üç gün geçtikten sonra da çocuğa isim konur. Lohusa yatağı, greplerle, tüllerle, işlemelerle süslenir, anne başını kırmızı kurdela ile bağlar, bebeğe de kırmızı kurdela ile nazarlık takar, ilk kırk gün içinde lohusa için mevlid okutulur ve lohusa şerbeti dağıtılır. Kırkıncı gün çocuğa kırk banyosu yaptırılır, anne de çocuk da yıkanır. Kırk suyuna altın yüzük, bilezik atılırsa çocuğun altın gibi temiz, iyi yürekli olacağına inanılır.

Çocuk, bu kırk gün içinde hiç dışarı çıkarılmaz ve yalnız bırakılmaz. Yalnız bırakıldığı takdirde çocuğun cinler tarafından değiştirilip cin yapılacağına inanılır. Bu kırk günün sonunda çocuk dışarı çıkarılarak gezdirilmeye başlanır. Buna "Kırk uçurma" denir. Bütün eş-dost ve yakınlar gezdirilir. Gezme sırasında kırkları karışan çocukların bir araya getirilmemesine bilhassa özen gösterilir. Çünkü kırkları karışan çocuklar bir araya gelirse yüzlerinde "kırk lekesi" denilen bir lekenin belireceğine inanılır. İstemiyerek de olsa kırkları karışan çocuklar bir araya gelirse üzerlerinden eşyaları değiştirilerek büyü bozulur.

Ayrıca iki yaşıt kız ve erkek çocuğun yüzleri birbirine değerse ölünceye dek birbirlerini bekliyecekleri; bir çocuğu aşırı derecede seven bir büyükten bir parça eşya koparıp bebeğe nazarlanmasın diye takmak da en yaygın inançlar arasındadır.

Adım Çöreği

İlk dişi çıkan çocuk için "Diş bulguru" hazırlanır. Bir eğlence düzenlenerek bu önemli gelişme herkese duyurulur. Konu -komşu, yakınlar çağırılır, bulgur pişirilir, tabaklara konularak konuklara dağıtılır. Bir başka tabağa da çeşitli eşyalar konulup çocuğun önüne bırakılır. Çocuk hangi eşya ile ilgilenirse o eşya ile ilgili bir meslek sahibi olacağına inanılır.

Altı aylık olan bebeğin eğer kızsa eline "altı ay kınası" yakılır, ilk adımları ise "adım çöreği" denilen bir gelenekle duyuruluyor. Çocuk, ilk adımlarını attığında çörek yapılıp bazılarının içine de madeni para koyularak eşe dosta dağıtılır. Ev sahibi paralı çöreklerin hangi evlere verildiğini genellikle bilir. O nedenle bu çöreklerin daha sevilen, hatırı sayılan evlere verilmesine özen gösterilir. Çöreğinde para çıkan evler, bir süre sonra çocuğa aldığı armağanlarla, çocuğu hoşlamaya gelirler. Bazı kırgınlıklara neden olmaması için çörek bol yapılıp aileye yakın bilinen herkesin çöreğine de yine birer madeni para koymak ve böylece herkesi kendilerine yakın göstermek çocuk evinin baş görevidir.

Çocukların nazara uğramaması için omuzlarına okunmuş çörekotu, muska, nazar boncuğu ve enam takılır. Çocuk akşam ezanından sonra dışarıda kalmaz. Bunu kötüye yorumlarlar.

Trakya'da ilginç bir yan da "çocuk" deyince akla erkek çocuğun gelişidir. Bir ailenin tüm çocuklarının sayısını öğrenmek için "kaç kızın, kaç çocuğun var?" diye sormak gerekir.







Arama

Bizi Destekleyenler

.