El Sanatlarında Motiflerin İnsancıllığı

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Taner,Nuri ; "El Sanatlarında Motiflerin İnsancıllığı"; Halkbilimi (ODTÜ-Türk Halk Bilimi Topluluğu) (1. Seri); Nisan / 1979; Cilt: 6; Sayı: 50; Sayfa: 9

TÜRKİYEDE EL SANATLARI VE ÜRETİM İLİŞKİLERİ İÇİNDE SICAK - İNSANSAL SEVGİNİN EVRENSEL BİLDİRİSİ GÖREVİNİ YÜKLENEN MOTİFLER

Doğasal koşulların doğurduğu, üretim ilişkilerinin biçimlendirdiği "el sanatları" halkbilimsel bir unsur olarak süreç içinde gelişir ve yenilenir. El sanatları, toplum yaşamının kendisi olan üretim biçimlerinden kaynaklanan kültürel bir olgudur.

El sanatları incelenirken, el sanatları tartışılırken bu özellikleriyle alınmalı ve bu biçimde değerlenidirilmelidirler.

Halkın ürettiği bu kültürel ve halkbilimsel yapıtlar aynı zamanda insana özgü, sıcak, içten sevginin evrensel bildirisini yansıtma görevini de yüklenirler. Her el sanatı ürünündeki (Halı, kilim, cecim, heybe, ot yastık,... vb.) motifsel olgular, kültür emekçisi binlerce insanın sonsuzluğa ilettiği değerler birikimini oluşturur.

15. Yüzyıldan önce Anadolu, ticaret yollarının düğümlendiği bir alanda tüm dünyaya yayılan kervanlar aracılığı ile el sanatlarını, motifsel düşünüşünü, insan sevgisini işleyen renk ve biçimini "yedi iklim dört bucağa" yaymayı başarabilmiştir. Bu başarı ile bir çok el sanatları merkezleri oluşmuş ve dünyaca ün yapmıştır. Bu başarı Anadolu insanmın el sanatları yaratıcılarını ve yardımcılıarını koruma amacı ile geleneksel örgütlerde oluşturmuş, onların güvence içinde olmalarını sağlamıştır.

Halk el sanatlarında işlenen her motifin bir anlamı ve bir dili vardır, Çağlar "boyu kesintisiz üretim süreci içinde her elde ve her çağda değişime uğrayarak, bilinçli yönlendirilmelerle günümüzün ilginç görselliğine erişmişlerdir. Nasıl ki, ilk insan anlatım aracı olarak ilk önce resimle başlayıp çivi yazısına gelmiş ve şekilleri çizgi biçiminde anlatım aracına sokmuşsa, işte motifler de süreç içinde evrim geçire geçire bugünkü halımızdaki, kilimimizdeki, çorabımızdaki... biçimlerini almıştır. Her çizginin, her geometrik şeklin gerek ruhbilimde, gerekse diğer bilimlerde olsun ayrı bir anlatımı ve amacı vardır. "Yıllar yılı okumamış, okutulamamış Anadolu insanı yazıdan yoksun olunca, düşüncelerini kendine özgü şekillerle, renklerle dile getirmeye çalışmış, bu şekilleri, renkleri halısına, kilimine, yağlığına, çorabına işlemiştir."(1)

Halk el sanatlarında kesin olan öge vurgudur. Süreç içinde motif'lerin değişimi ve aldıkları anlam daha keskinleşmekte ve vurgulu bir biçim almaktadır. Bu değişimi halk sanatlarını kapsayan alanda gözlemek, her türde görmek olasıdır. "Halk el sanatlanının köye yönelik, köy kadınının geleneksel el emeğinin bulundu çevreyi, tekniğinin ulaşamıyıacağı bir yerde bulmak, bu sanatlar hesabına övgüye değer. Kilim, cicim, zili, halı, çarpana, oya, yazma, tahta işleri, elbise, mahallî dokumalar, puşu, çevre, peşkir ve diğer günlük köy ve aşiret hayatına uygun vasıta ve malzeme halk sanatımızın geniş uygulama alanlarıdır."(2).

El sanatlarınıda kullanılan motiflerin sıcak sevgi anlatan insancıl birer bildirileri oldukları tartışma götürmez. Bu bildirilerde yüklü insan sevgisi yattığı gibi, savaşlar, göçler, doğal yıkımlar ve insan oğlunun binlerce yıllık nefreti yatar, En saf, en katışıksız biçimini alan motifler bir tür okunamayan veya yeni okunmaya başlanan binlerce yıllık bilimsel gizle dolu olan insanlığın hiyeroglifleridir. Günümüzde halk sanatlarına daha bilinçli bir biçimde eğilen halkbilimciler onu gerek sanatsal niteliğini, gerekse motifsel gizlerini taşıdıkları kültürel olgularıyla tanımlamaktadırlar. Halkbilimcilerin yanında diğer bilim dalları da kendi alanları için biriken bu verilerden yararlanmakta, el sanatlarını daha geniş bir açıdan incelemekte, yorumlamakta ve sonuçlarına varmaktadırlar. Bir tür "seferbirlik" diyebileceğimiz bu yoğun çalışmalar halk motiflerinin kaynağındaki gize doyum bilmez bir biçimde yönelişinde gözlemlenişidir diyebiliriz. Bilim adamlarının yanısıra halk bu kaynağın yaratıcısı oldugu gibi yöneleni ve yönlendirenidir de... "Etnolojik sebepler bu işlemeleri yaşanılan hayata, günlük hayata da-ha doğrudan bağlamaktadır. Okuması, yazması olmayan halk duygu ve düşüncelerini bu işlemelere aktarır, kumaş üzerine iplikle, ipekle yazar." (3) Bu yazma işlemi yıllarca, çağlarca sürer. İnsan oğlu her yeni çağda el sanatlarına yeni bir anlayış getirmiş, kendi kültürel ortammdan doğan bir filiz eklemiş, öyle günümüze göndermiştir. "Anadolu kadını... bir kitap dokur, onun o dilden anlayan okur,"(4). Bu gün Anadolu’da bu yazıları okuyabilenler ancak onu üreten ustalardır. Bir halı, bir kilim insan oğlunun binlerce yıllık mektubudur, kağıdıdır. Tarihin derinliklerinden gelen sonsuzluğa gidecek bir bildirgedir. Tarihsel süreç sadece bir postacı görevi yapmış, onu çağdan çağa taşımıştır. Her çağda insan oğlu daha yeni yeni yazılar yaratıp ekleyerek günümüze göndermiştir ve göndermeye devam edecektir.

El sanatları halkbilimsel bir olgu olup yaşayan kültür örneklerinin en canlısıdır. "Kültür, üretim tarzının belirledigi bir yaşam türü" ı(5) olduğuna göre el sanatları belirttiğimiz gibi üretim biçiminden ayrı düşünülemeyen yaşamın bir kesitini yansıtır. Geleneğe bağlı bir özellik taşıyan el sanatları ulusal sanat beğenisinin en güzel örneklerini yansıtırlar. Bir yaratıcılık ögesi olarak halkın. yaşamından kaynaklanan halk el sanatları aynı zamanda bireylerin ruhsal yaşamlarını ıda yansıtan birer olgudurlar.

El sanatlarındaki motifler ,insan sevgisini işlediği gibi büyük direnişleri, insanın baskıcı yönetimlere karşı koyuşunu da anlatmıştır. Direnişi ve baş kaldırışı da anlatım aracı içinde işleyen halk motifleri, bunları işlerken çok özgür bir ortamda, hiç bir etkide kalmadan anlatımını ve bildirisini çağlara iletebilmiştir. "El sanatları, babadan -oğula, anadan kıza, kuşaktan kuşağa geçen önemli değerlerdir. Bu değerler halkın belleğinde yaşar." (6) Bu biçimleriyle halılarda, kilimlerde ve tüm el sanatlarında işlenen motifler bir evrensel yazı biçimini almıştır. Yer yüzünün tüm bölgelerinde bu yazıların örneklerini (bulmak olasıdır. İlkelin çadırından, çağdaş insanın evinin (duvarına kadar giren motifler insanların tek evrensel yazısıdır denebilir.

Halk el sanatları yapıtlarının üretimi genellikle yaşamsal gereksinimlerden doğmuşlardır. Yaşamsal gereksinimlerin süreç içinde biçimlendirdiği bu yapıtların üretimi de bir yerde zorunluluğa dönüşmüştür. Emeğin doğurduğu halk el sanatları emeği karşılamada da kullanılmış, pazarlanması sorunu ortaya çıkmıştır. "Yıllardan beri çoğu yörede kapalı ekonomik kuralları içinde yapanın kendi gereksinimini karşılama amacı ile yapılan bu uğraşı, çevresinde oluşan tinsel kültür unsurlarından soyutlanarak ele alınmıştır." (7) Bu nitelikleriyle değerlendirilip yorumlanmaya çalışılmıştır. Ama halk el sanatları hiç bir zaman çevresinde oluşan tinsel kültür unsurlarından soyutlanamaz. El sanatları ürünü maddesel ve tinsel kültürle beslenir, biçim alır.

Bunun yanında yerel kooperatifler, birlikler ve daha birçok kuruluşlarda halk el sanatları yapıtlarına yönelen ilgiyi gördüklerini'den bunların alım ve satım işlemlerini yüklenmişlerdir. Öyleki yurt içinden toplanan bu özgün halk sanatı yapıtlarının dış satımı bile bu tür kurum ve kuruluşlarca yapılmaktadır. Kırsal alanda. el sanatla-rmı geliştirilmesi için Köy İşleri ve Kooperatifler "Bakanlığınca yapılan çalışmaların amacı şöyle belirlenmiştir, "El sanatları mamullerinin üretimde iş gücü kullanılarak kırsal alanda ve özellikle tarım sektöründe mevcut iş gücünün değerlendirilmesi, yeni istihdam olanakları yaratması ve aile ekonomisine ek gelir temini ile makro seviyede milli ekonomimize katkıda bulunmasının sağlanmasıdır." (8) Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi el sanatlarının gelir getirme amacına yöneltilmesi Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığınca istenmekte ve desteklenmektedir.

Bu gün ülkemizde geleneksel yapı hızlı bir biçimde değişmektedir. Geleneksel yapıya bağlı olarak gelen "Geleneksel yaşama biçimleri ekonomik şartların toplumsal şartları etkileyerek değişmesiyle geçerliliklerini yitirmişlerdir. Kendi ürettiğini tüketen kapalı ekonomi sistemi bir sanayi toplumu olmaya çalışan yurdumuzda da yok olmuştur." (9) Bu koşullar altında el sanatlarını çağdaş bir anlayış ve yorumla üretilmesi ve pazarlanması günümüz insanını zorlamaktadır. Bu da giderek çeşitli örgütlenme modellerini gündeme getirmektedir.

El sanatları içinde dokuma en önemli alanı kapsar. "Dokuma sanatı, insanların iklim ve diğer çeşitli etkenlerden doğan ihtiyaçları sonucunda başlattıkları bir sanat dalıdır. Halı, Kilim, Sili, Cicim, Heybe, Torba, Çuval, Aba, Abani, Bez, Bürümcük, Peşkir, Peştemal ve önlük gibi dokumalar, yaşayışı şehirlininıkinden değişik olan halkın sanatıdır." (10) Halk, sanatını uygularken "Dokuma sırasında motifler'de çok ufak değişiklikler yapılır veya desen iyice ezberlenmemiş olurdu. Bu yaygılar üzerinde gördüğümüz motifler, bir tek kişinin eseri olmayıp, yüzyıllar içinde evrimi tamamlanmış desenlerdir.» (11)

"Halk kültürünün elde olan ve olagelen verilerinin ele alınması, çağdaş, bilimsel ve ileriye dönük yöntemlerle çözümlenmesi, yorumunun yapılması ve bu yolla varılan bulgu ve yapıtların toplumumuz içindeki öneminin özellikle belirtilerek tanımması" (12) zorunludur, Bu nedenle halkbiliminin tanımını yapmak gerekmektedir. "Halkbilimi, bir ülke ya da belirli bir bölge halkına ilişkin maddi ve manevi alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada biir birleşime vardırmayı amaçlayan bir bilimdir."(13). Bu “tanımdan hareketle halk el sanatları için de şunları söyleyebiliriz: "Ülkemizde halkbilim alanına giren maddi kültür ürünlerinin 'Etnoğrafya' adı altında ayrı bir konu olarak ele alınması alışkanlığının doğru bir tutum olmadığını belirtelim"(14).

El sanatlarına ilişkin söylediiklerimizi toparlarsak kısaca şu biçim'de sonuçlandırabiliriz :



1 - Halk el sanatları değişen üretim ilişkileri içinde üretildikleri sosyo- kültürel özellikleriyle ele alınmalı ve öyle değerlendirilmelidirler.

2 - Halk el sanatları birer emek ürünüdür. Emeğin kutsallığı, vazgeçilmezliği ve yüce değeri içinde yorumlanmalıdır.

3 - Halk el sanatları en yoğun esprisiyle görsel bir halk sanatını örnekser.

4 - Halk el sanatları ürünleri üretildikleri toplumların sosyal-ekonomik ve kültürel yapılarından soyutlanarak alınıp değerlendirilemezler.

5 - Halk el sanatları genellikle kollektif çalışma ortamında olgunlaşır. Kollektif çalışma belli bir eğitim anlayışı doğurduğundan el sanatlarındaki anlatım ortak ve eğitseldir.

6 - Gerek renk ve motif, gerekse biçim, dokuma ve emek açısından halk el sanatları üretim ilişkileri içinde kendine özgü halkbilimsel özellikleri doğurur.





1 - Mehmet Önder -- Anadolu Kilimleri - Türk Folklor Araştırmaları, Sayı: 328 - Sayfa: 3805.
2 - Yusuf Durul -- Sonuncu Halk El Sanatları Yarışması - Türkiyemiz, Sayı: 21 - Sayfa: 29 - 1977.
3 - Ayten Sürer -- Türk İşlemelerinde Bölge Özellikleri - Türkiyemiz, Sayı: 14 - Sayfa: 29 - Ekim 1974.
4 - Mehmet Önder -- AGY.
5 - Ali Rıza Balaman -- Özgün Kültür - Türk Folklor Araştırmaları - Sayı: 328 - Sayfa: 7823.
6 - Saliha B. - Sıddıka H. -- Sivas Şarkışla İlçesi Akçakışla Bucağındaki Çoraplar ve Çorapçılık - Halkbihmı" - Sayı: 47 - Sayfa: 14.
7 - İsmail Öztürk -- Güneykışla ve Kuzeykışla Köylerinde İşleme, Dokuma Örgü Üzerine Bir Araştırma - Halkbilimi, Sayı: 42 - Sayfa: 29.
8 - Rüştü Öncel -- El Sanatları ve Kooperatifcilik - Halkbilimi, Sayı: 39 -40
9 - Kültür ve Sanat - 1974 - Sayfa: 126.
10 - Doç. Fatma Akbil - Bergama Dokumaları Cicim ve Sili - Türkiyemiz, Sayı: 21 — Sayfa 13 -Şubat 1977.
11- Belkız Açar -- Kaybolan Değerlerimiz - Türkiyemiz, Sayı: 17 - Sayfa: 38 - Ekim 1975.
12 - ODTÜ Türk Halkbilimi Topluluğu Tüzügu'" amaç maddesi. Teksir, 1976.
13 - Sedat Veyis Örnek -- Türk Halkbilimi-İş Bankası Yayını, Sayfa.’ 15.
14 - Sedat Veyis Örnek -- AGY. Sayfa: 16.





Arama

Bizi Destekleyenler

.