Kırklareli Belediyesi zabıta memurlarından Hasan Hâkimoğlu'nun bana hediye etmek lütfunda bulunduğu yazma bir cönkte bulunan manzumelerin pek çoğu "Behçet" adlı bir şairin destanlarından ibaret idi. Destanların tetkikinden sonra da bu şairin destan söylemekte çok kuvvetli ve kudretli olup başka destancıları çok büyük bir nisbette geçmiş olduğu, kanaatine vasıl oldum. Şairin orta tahsilden biraz fazlaca tahsili bulunduğu, kullandığı kelimelerden ve anlattığı ahval ve içtimaî hayat hakkındaki fikir ve kanaatlerinden anlaşılmaktadır. Yeniliğe şiddetle meraklı olup, öyle basit fikir ve içtihatları yanına uğratmadığı eserlerinde görülmektedir. Destanlarının büyük bir zevk ile okunmaması kabil değildir. Destanlar dikkatle okunduğu zaman, onun destancılıktaki büyük kudreti aşikârdır. Bu ciheti şair, destanlarının bazılarında kendisi de söylüyor. Eski şairlerin yaptıkları gibi "Tefahür" gösteriyor.
"Doğru sözler" adlı destanını şu kıt'a ile bitiriyor:
"Behçeta" nam yürüt, aşikan içre, Okunsun eş'arın arifan içre. Şimdi bu zamanda asitan içre. Böyle güzel destan düzen bulunmaz.
"Hülya" destanının sonunda da şöyle diyor:
"Behçet"e lâzımdır safa vermeklik Olduğu mahalli şen eylemeklik Mevkiine göre söz söylemeklik Budur makbul âlemde şuarâdık.
"Ahvali Âlem" destanının son kıt'ası da şöyledir :
Seyrettim dünyada çok insanları Hepsinin bir türlü namu şanları Böyle garip garip dasitanları Söylemek merakın "Behçet"de gördüm.
"Kedi ile Fare" destanı da şöyle bitiyor:
Hem bir hikâyedir, hem bir ibrettir Hem hoş güldürür, hem nasihattir Nazm edip söyleyen size "Behçet" tir Benim destancılıkta şöhretim vardır.
Behçet'in kim olduğu hakkında malûmat alabilmek için haylice uğraştım. Fakat kanaat verecek bir malûmfat alamadım. Eski Tophane mektebinden yetişen ve şimdi orduda hizmette bulunan alay ustalarndan bazıları, şairin, Tophaneli olduğunu söylüyorlar. Bu haber, kısmen mevsuk görünüyorsa da tevsik, edilmesi mümkün olamıyor Şairin destanları içinde bir destanı vardır ki, bu kendisinin ondokuzuncu yüzyılın son ve yiminci yüzyılın ilk yıllarında sağ olduğuna delâlet ediyor. Bu destan bilim mecmualarında sık sık yazılarını okuduğumuz İsmail Hâmi adındaki zatın şahsına karşı onun mektepli ve çocuk iken yazdığı bir destandır. Şu halde İsmail Hâmi Danişmend'in, bu şairi yakın'dan bilmesi lâzımgelir. Tetkiklerimize yardım olmak üzere İsmail Hâlminin şair Behçet hakkındaki malûmatını bize bildirmesini istemek ve bu lütfu kendisinden beklemek hakkımızdır. Şairin "Konsulto Destanı"nı okurlarımza takdim ediyoruz:
Hastalıktan düştüm şiddetli nare Toplanarak çoluk çocuk dediler Konsulto ettirmektir buna çare Hamdolsun tabibler pek çok deldiler Oldu ol anda on tabib aşikâr Yahudi, Ermeni, Müslüman, Tatar Şataret teselli ettiler ishar Korkmayın bunda korku yok dediler. O yangın halimde baktılar bana Tek tek muayene ettiler icre Sözler fransızca tamamı ile , Bunun hali fena bom... dediler. Birisi der : frengidir illeti İçerden yarası çoktur zahmeti. Böyle olur işte bunun şiddeti Görmez misin sesi boğuk dediler. Biris der: hayır bu bir veremdir Âlameti gelen balgamla demdir Rengi ölü ile sanki tevemdir Gözlerinin nuru donuk dediler Birisi der : mide hummasıdır bu Gayetle az içsin hem de iyi su Ekmek yane vardır kendinde korku Karnı bulunmasın pek tok dediler Birisi der ziki sadır galiba Baksana borular hırkar daima Öksürük te ama vermiyor asla Zor almakta hem de soluk dediler Birisi der Hummadır kendi bilmesin. Çoluk çocuk çok yanına girmesin Limonata ile hoşaf içmesin Veriniz şerbetle koruk dediler. Birisi der: çare etmeli tiz tiz Zayıflasın illet olmasın semiz Odayı, kendini tutmalı temiz Yedirin çorbayla tavuk dediler. Birisi der : fakrütbdemdir bu dâva Buna gayet güçtür eylemek deva Genç olaydı belki geçerdi amma Ne çare kendisi moruk dediler Birsi der: bu bir sırtına olmasın Bunun olduğu yer hava bulmasın Çok adam yanına gimp dolmasın İçilmesin kahve çubuk dediler. Birisi der: sinir desem de lâyık Vücut kalmış böyle kupkuru yanık Gençlikte kendini çürümüş yazık Esasen natura bozuk dediler Birisi der : pek çok hastada zahmet Galiba gittikçe vermekte şiddet Romatizma olan caiz bu illet Zira omuz başlar oyuk dediler. Gittiler hekimler vermeye karar Âdettir hastayı ahbabı sorar Hatıram sormıya gelmişler civar Görünce bunda bir şey yok dediler Perhiz tuta tuta dermanı gitmiş Hekimler elinden vah işi bitmiş İlâç yemeyinin vücut eritmiş Kalmış böyle rengi soluk dediler. Dediler kalk, yatma, çekme meşakket; Perhiz etme, verme cana eziyet, Kebap ye şarap iç; keyfe bak, "Behçet" Kuvvetlensin biraz uruk dediler.
Sırası geldikçe kuvvetli eserler vermiş olan şairin başka destanlarını da bu sütunlarda neşredeceğiz.