Türk Folklor Kongresi İzlenimleri

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Kangöz,Ayten ; "Türk Folklor Kongresi İzlenimleri"; Halkbilimi (ODTÜ-Türk Halk Bilimi Topluluğu) (1. Seri); Temmuz / 1975; Sayı: 10; Sayfa: 6

23.6.1975 Pazartesi günü saat 10.30 da Kültür Bakanı Sayın Rıfkı Danışman’ın kongrenin başarılı geçmesi ve beş yılda bir tekrarlanması dilekleriyle açılan kongre, 29/6/1975 Cumartesi günü kapandı.

Halkbilimleri (Folklor) bilim dalıyla yakından ilgili bir etnolog olarak gözlemlerim, kongrenin gerek biçim gerekse içerik olarak gerekeni vermediği yolundadır. Şöyleki: Önce kongreye verilen ad "Uluslararası Türk Folkloru" yanlıştır. Hem uluslararası hem Türk Folkloru birbiriyle yan yana gelmiyecek sözcüklerdir. Eğer folklor’u bir halkbilimi olarak alıyorsak "Uluslararası Türk Halk Bilimleri"nin taşıdığı anlamı çözümlemek bir sorun olacaktır. Acaba, Türk halkı üzerinde çalışma yapan yabancı bilim adamlarının katılacağı bir kongre mi demek isteniyordu? Öyleyse kongrenin adı, neden Türk Folklor Kongresi olmuyor da bir "Uluslararası" söz ekleniyor?

Uluslararası bir nitelik kazandırmak isteniyorsa, merkezi Türkiye’de olan bir "Halkbilim Kurumu" kurulur ve bu kuruma yabancı ülkelerde Türk Halkbilimi üzerine araştırma yapan bilim adamları üye yazılır. Bu kurumun içinde bir kültürü kendisine konu edinenler, örneğin, Türk kültürüyle ilgili Japon, Amerikan, İngiliz, Macar vb. biraraya gelirler ve etkinliklerini sunarlarsa böylece uluslararasından beklenen yerini bulur sanırız.

— Belirli bir partinin üyesi Sayın Kültür Bakanının Kongre Başkanı olması da kongrenin bilimselliğine gölge düşürücü niteliktedir. O nedenledir ki, hiç bir gerekçe gösterilmeden — bu gerekçe açıklanmadığı için tamamen politik düşünenin belirlediği bir görüş olarak tahmin ediliyor—iki ünlü bilim adamı, kongrenin açılışı arifesinde kongre dışı bırakılmışlardır (Prof. Dr. Pertev Naili BORATAV ve Prof. Dr. İlhan BAŞGÖZ). Bu yanlı, yanlı olduğu kadar da anlamsız davranış yüzünden kongre protesto edilmiş ve kamuya gerektiği şekilde duyurulmuştur. Kongre bilimselliğine gölge düşüren bu tutumu kınayan ve protesto eden bildiri sahiplerinin az olmayışları, Türkiye’de yanlı olmayan bilime saygılı bilim adamlarının varlığının bir kanıtını ve yoğunluğunu göstermektedir.

Ayrı ayrı bölümlerde, az da olsa katılanlara sunulan bildiriler de ayrı bir özellik taşıdı, örneğin, 7 yıl önce öğrenciliğim sırasında ders konusu olarak dinlediğim "Yağmur Duası" konusu, bu kez de bir kongre bildirisi olarak karşıma çıktı. Ne bir gerekçe, ne bir sonuç, ne bir sentez ve ne de bir öneri taşımaksızın sunuldu bildiri. Sayın bildiri sahibinin bu konuyu öğrendiği günden bu yana geleneksel kır toplumlarında, bu konudaki inançlarda hiç mi değişme olmadı? Örneğin, tarlasına gerektiği anda su akıtma olanağına sahip köylü yine de yağmur duasına çıkmaya devam edecek midir? Bu tür sorulara cevap bulmak, o sununun biçimi ve içeriği içinde olanaklı değildi.

Birey olarak her bölümü aynı anda izlemek olanaklı olmadığından diğer bölümlerdeki bildirilerin — bu genel hava içerisinde — çok değişik olabileceğini düşünmek biraz hayal olur kanısındayız.

Kongre üyesi bir Macar’ın: "dişe dokunacak bir, iki bildiriye rastlamak belki mümkündü ama ona da fırsat verilmedi" yorumu oldukça anlam yüklüdür.

Öneri: Bu tür kongrelerin tek belirgin niteliği bilimselliği olmak gerekir. Bu nedenle, akademik derece sahibi ama, yıllar yılı araştırmalardan uzak kalmış, kendini yenilemeği reddeden bireylerden, bildiri hazırlamalarını isteyerek onların statü ve derecelerinden onur payı çıkarmak gibi klasik yaklaşımlardan uzak kalınmak gerekir kanısındayız.

Türk Halkbilimine gönül vermiş, üniversite kaynaklı değil, ama yetenekli, alan araştırmalarına dönük genç kuşaklara yer vermek, onları güdülemek ve onların bu tutku ve güçlerinden yararlanmanın çok daha yararlı olacağı görüşündeyiz.

"Uluslararası Türk Folklor Kongresi" gibi iddialı ada sığınıp, doğa üstü güçlere sığınır gibi kongreden çok şey bekleme yerme daha mütevazi adlarla ama, yeterli çevirmen bulundurma ve akıllıca bir düzenlenme yapılması gerekliliğinin kaçınılmazlığını da belirtmek isteriz.

Sunulacak bildirilerden alan araştırmalarına dönük olanlara ağırlık verilmesi, söylenip edilenlerin birer araştırma sonuçlarına dayanak olması bakımından önem kazanacağı doğaldır.

Folklor’un yalnız halk dansları gösterileri ya da Halk Edebiyatı Bilim Dalı olmayıp bir Halk Bilimleri olmak gerektiğini duyurmakta bu kongreden beklenenler arasındaydı. En azından, tüm araçlar kulanılarak kongrenin konusu, kapsamı ve amacı yeterince konuya duyurulması gerekirdi. Tereciye tere satar gibi iki bilim adamının (!) diğer ikisine birşeyler sunmasının yararsızlığı ortadadır.







Arama

Bizi Destekleyenler

.