1807-1856 yılları arasında Kars, üç kez şavaşa ve işgale sahne oldu. Daha sonra da 1876-1917 yılları arasında da Çarlık Rusyası işgali altında kalan Kars, Bolşevik İhtilâlini (Ekim Devrimi) izleyen günlerde tekrar ülkemiz içine alındı. Daha fazla şeyler söyleyip, sınırları tarih bilgisi yetersizliğinden doğacak hatalar yapmaktansa asıl konuya geçmek yerinde olur.
Kars ve yöresi bu savaş ve işgaller sırasında çok güç günler yaşamış; bu işgaller ve bunların öncesine-sonrasına ait savaşlar, Karslıların dönem dönem Anadolu içlerine göç etmelerine neden olmuştur.
Kars ve yöresinin; göç, düşman elinde kalma ve bunlara bağlı sıkıntılarla ilgili olaylar açısından çok ilginç bir yanı var. Aşık edebiyatı geleneğinin çok canlı bir biçimde yaşadığı bu yörelerde âşıklar bu günlere ilişkin çok sayıda destan ve ağıt söylemişlerdir.
Kars ve yöresinin tarih ve folkloruyla ilgili çalışmalar yapmakta olan sayin M. Fahrettin KIRZIOĞLU bu şiirlerden bir kısmını (1856'dan sonraki olaylara ilişkin olanlarını) "EDEBİYATIMIZDA KARS II" isimli kitabında topladı. Bugün birinci cildi çıkmamış olan bu kitabın âşık edebiyatımız açısından önemi büyüktür.
Benim bu yazıda sunduğum "Destan-ı Kars 1243 (1827-1828) tarihini taşımaktadır. Son dörtlükte destanın şairi olarak adı geçen FARKI hakkında bugüne kadar herhangi bir bilgimiz olmamıştır. "ÇILDIR, ARDAHAN, HANAK, POSOF" (Kars İli, 1. sayı Özel Sayı, Ankara, 1966) adlı eserde Posoflu "Halk şairleri" sıralanırken 11. sırada "Dursun/Farki" adında birinden söz ediliyor. Bu âşıkla ilgili öteki bilgiler verilirken Posof'un Çorçuvan (Yeni adıyla Kopuzlu) köyünden olduğu ve 1840-1934 yılları arasında yaşadığı belirtiliyor. Ayrıca "Usta bir halk hikâyecisi idi" diye de tanıtılan Farki benim bu yazı ile sunduğum destanı söyleyen âşık olamaz. Posoflu Farki'nin doğum tarihi doğru ise destan bu tarihten 12/13 yıl önce söylenmiştir. Böyle olunca da yeni bir âşık karşısında olduğumuzu ve kimliği ile ilgili olarak eldeki destandan başka veri ile karşı karşıya olmadığımızı belirteceğiz.
Destanda geçen "Alaman kâfiri" sözü ile "Mustafa Paşa"nın kimliği üstüne bilgi elde edemedim. Acıklanacak şeyler varsa bu konuların üstadı sayın M. Fahtettin KIRZUOĞLU'na iş düşüyor
Vasfı mümkün söylesem ani Olmadı bir belde yeksanı Kars'ın İşaret eyledim bu dasitani Böyle imiş emr ü fermanı Kars'ın Sekiz gün cenk oldu daim-ül-evkât Toplar sadâsından kalmadı ebyât Kafir etrafını sardı kat be kat Gör ne savaş eder şirânı Kars'ın Kan içer gaziler aldı lezzeti Nice şühedâlar buldu vuslati Alaman kâfri atar misketi Telef oldu sab-i sibyanı Kars'ın Bir gulgûle düşdü bu şehristane İlâhi ne yaman düşdük giryane Hasretiyle ciğer döndü büryane Semaya dayandı efganı Kars'ın Çekdi leşkerini kâfir melanet Eyleyüben gelir şirin şetaret Durmayyub İslâm'a eyler hasaret Kaldı bahr-i gamda insanı Kars'ın Begayet aksine ruzigârımız Gitti elde değil iktidarımız Bağlandı kalmadı burc-ı bârımız Anın-(i) çün bulunmaz imkânı Kars'ın Şirin camileri eyledi harap Böylece hakaret kıldı bi-hesap Kâfirin küfründen eder içtinap Daim eyler ehli imanı Kars'ın Bu tevarihleri yazın Hünkâre İnayet babında kıla bir çare Olan yok biz gibi seyyah, seyyare Oldu çok kimseler tuyanı Kars'ın Anda çok bulunur erbab-ı kâmil Vahdet içre olur ilmile âmil Tâlipler ders alur okur avâmil Sefil (?) dir aşkile irfanı Kars'ın Hakk kerem eylerse kılarız inşa Mimarı olursa Mustafa Paşa Hem mükemmel olur tâ baştan başa Revnak bulur eski devranı Kars'ın Bin iki yüz kırk üç tarih-i sali Nazmile işaret oldu ahvali FARKİ der giderse Urus Kralı Ziynet bulur arz u mekânı Kars'ın
(*) Bu destan ortadan ikiye katlanmış bir kağıt parçasının yarım yüzüne elle yazılı olarak bulunmuştur. Kim tarafından ve ne amaçla bu kağıda geçirildiği bilinemlyor.